Hakkımda

Fotoğrafım
Türkiye
Ben bir İngilizce öğretmeniyim. Farklı değilim, ama aynı da değilim. İkisinin arası bir yerlerdeyim. İnsanları severim, ama kendimle de mutluyum. Hayvanları ve bitkileri de çok severim. Evde hayvanım ve çiçeklerim var. Onlardan ayrılmak çok üzüyor beni. Dünyayı, evreni seviyorum. Agnostik, araştırmacı, tepkisel biriyim. Dinlerle, bilim ve sağlıkla ilgili araştırmayı severim. Cinsiyetlerle ilgili farklı savlarım var. Bilmediğimiz şeyleri bildiklerimize benzettiğimiz için çeşitlilik kanımıza dokunuyor. Bence o yüzden "öteki"lere önyargılıyız. Önyargılı olmaktan nefret ediyorum. Olmamak istiyorum ama bazen engel olamıyorum. Eşitlik, özgürlük temel anlayışım. Müzik, sinema ve kitap seviyorum. Müzikte herkesin beğendiklerinin yanında biraz kıyıda köşede kalmış şeyleri de seviyorum. Sinema izlemeyi seviyorum. Mutlu bir yapım var. Umarım herkes mutlu olur, kötüler hariç :)

Ruby'le hayaller kurmak

Ruby'le hayaller kurmak

19 Aralık 2010 Pazar

Şişman mı? Hah!

    Kilo verme konusu da vahşi bir kazanç sektörü haline geldi. Kilo verebilmek için canından olan, en zahmetsiz, en çabuk şekilde hop diye şu kilolardan kurtulabilmek için karaciğerini, sağlığını bozan, ama hemen akabinde (sektörün tam da istediği gibi) daha çok kilo alan ve kısır döngünün içinde canhıraş boğuşan, boğuştukça mutsuz olan zavallı insanlarız biz. Sektör öylesine vahşi ki artık "ideal kilo" ve "ideal ölçüler"in ne olduğunu bile bilmiyoruz. Ben çocukken kadınlar bıldır bıldırdı, filmlerde hep yuvarlaktı vücut hatları. Gitgide iyice sopa gibi olmaya başladılar. "Kürdan bacak", "tahta göğüs", düz popo", "çubuk bacak" gibi tabirler hep zayıfların kendilerini eksik hissetmesini, içlerini çekerek "Ah biraz kilo alsam da şu adamın dikkatini çeksem" demesine neden olurken, şimdi ise bu tabirleri hakkeden -hatta kriter dışı bırakılan- kadınlar makbul oldu. İnsan, evrimini zihinsel değil de fiziksel mi geçirdi sadece? Peki bu zayıflama ve (sözüm ona) sağlık sektöründe neden hep kadınlar hedef müşteri kitlesi? Kadının şekli değiştiği halde erkek neden aynı kaldı? Hiç zayıf, çelimsiz erkek moda olmadı, olduysa da ben görmedim. Şişmanlık, irilik, dolgunluk sağlık göstergesiydi. Kırmızı yanaklı, tombik bacaklı kadınlara "kanlı, canlı", iri kadınlara (dayanıklı, iş gören, makbul anlamında) "beygir gibi kadın", "maşallah" diyerek olumlu yaklaşılırken, yürürken olduğu yere yığıldı yığılacakmış gibi, beli çıt diye kırılacakmış gibi, hastalıklı görünen, aortları içeri çökük, gözleri pörtlemiş, vücudundaki kemiklerin hepsini sayabildiğiniz kadınlar nasıl olur da güzellik abidesi olarak anılırlar? Bir de şu husus var artık doğal hiç bir şey kalmadı, eskiden yediğimiz bir domates gerçekten domatesken artık kanser yiyoruz. Çünkü tükettiğimiz (marketten alınan) her şey GDO içeriyor. GDO ise kanser -veya metabolik anomaliler- demek. Az önce Okan BAYÜLGEN de mısır ve mısır içeren her şeyin bizi kanser yaptığını söyledi. Önce bol katkılı, bol GDOlu gıdalarla şişmanlatıyorlar sonra zayıflama ve sağlık (!) sektörü hemen devreye girip bizi normale (!) döndürüyor. Kazanan kim? Ben değil :) 
    Şişmanım çünkü zevk almayı seviyorum. Yemek, içmek neden eziyet verici bir etkinlik olsun ki? Şişman olmayı seçmiyorum ama zevklerim, tatlarım beni şişmanlatıyorsa bununla ilgili yapacağım bir şey yok. Şişmanlığım beni engelleyene, sağlığımı tehdit edene kadar şişman olmam beni rahatsız etmiyor. Başkası için bundan vazgeçemeyeceğim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder